Psikolojik İlk Yardım Nedir? Nasıl Yapılır?
- Uma Psikoloji
- 3 gün önce
- 4 dakikada okunur

Kriz, hayatın olağan akışını kesintiye uğratan, ani ve sarsıcı bir durumdur. Beklenmeyen bir ölüm haberi, doğal afetler, kazalar, ani ayrılıklar, şiddet ya da istismar gibi olaylar kişide yoğun bir stres ve çaresizlik hissi yaratabilir. Bu anlar, sadece olayın kendisiyle değil, onun tetiklediği duygularla da baş başa kalınan anlardır. Fiziksel ilk yardım nasıl bir yara açıldığında hayati bir destek sunuyorsa, psikolojik ilk yardım da ruhsal sarsıntılar karşısında ilk destek hattıdır. Peki, bu destek nasıl verilir? Neye dikkat edilmeli, nelerden kaçınılmalıdır?
Kriz Anında Zihin ve Beden Nasıl Tepki Verir?
Kriz anlarında insan zihni “alarm durumu”na geçer. Bedende adrenalin salgılanır, nefes alışverişi hızlanabilir ya da tam tersi yavaşlayabilir. Kimi insanlar donakalır, kimileri ağlamaya başlar. Bazıları ise sanki hiçbir şey olmamış gibi davranabilir. Bu tepkilerin her biri travmanın etkisiyle ortaya çıkan doğal sonuçlardır. Kriz anlarında kişinin kendini güvende hissetmemesi, kontrolü kaybetmiş gibi hissetmesi oldukça yaygındır. O yüzden ilk yapılması gereken şey, kişinin yeniden bir “zemin”e basmasını sağlamaktır. Psikolojik ilk yardımın temel amacı da budur: Duygusal zemini geçici de olsa istikrara kavuşturmak.
Psikolojik İlk Yardım Nedir?
Psikolojik ilk yardım, kişinin yaşadığı travmanın hemen ardından verilen, yapılandırılmış olmayan ama belli ilkeleri içeren bir destektir. Bu, terapi değildir. Sorunu çözmeye, anlamlandırmaya ya da geçmişe inmeye çalışmaz. Temel hedefi, bireyin kriz anında yalnız olmadığını hissetmesini sağlamak, duygu regülasyonuna yardımcı olmak ve gerekirse uygun kaynaklara yönlendirmektir. Psikolojik ilk yardım, “iyileştirmez” ama “kanamayı durdurur”. Bu destek, hem bireyin duygusal parçalanmasını önler hem de uzun vadede travmanın daha derin izler bırakmasını engellemeye yardımcı olabilir.
Güvenli Alan Yaratmak
Kriz geçiren bir birey için en büyük ihtiyaçlardan biri, duygusal ve fiziksel olarak “güvende” hissetmektir. Bu güvenli alan, illa bir oda ya da korunaklı bir yer olmak zorunda değildir. Bir insanın şefkatli varlığı, yargılamadan dinleyen bir kulak ya da “Ben buradayım” diyen bir ses tonu da güvenli alan yaratabilir. Bu süreçte karşı tarafın ritmine uymak çok önemlidir. Sessiz kalmayı tercih ediyorsa buna saygı duymak, konuşmak istiyorsa sadece dinlemek yeterlidir. Bu anlarda verilen desteğin kalitesi, sunulan çözüm önerilerinden çok, hissedilen temasa bağlıdır.
Konuşmak Yerine Dinlemek
Birçok kişi kriz geçiren birine yardımcı olmak isterken ne diyeceğini bilemez. Bu çok insani bir paniktir. Ancak aslında yapılması gereken çok daha basittir: Dinlemek. Aktif dinleme, psikolojik ilk yardımın belki de en güçlü aracıdır. Göz teması kurmak, başıyla onaylamak, yargılamadan dinlemek ve sadece varlığıyla destek olmak, çoğu zaman en büyük katkıyı sağlar. “Bunu duyduğuma çok üzüldüm.” ya da “Şu anda nasıl hissettiğini merak ediyorum, anlatmak ister misin?” gibi cümleler destekleyici olabilir.
Ne Söylememeli?
Kriz anlarında söylenen bazı sözler, iyi niyetli olsa da kişiye zarar verebilir. “Pozitif düşün, geçer”, “Bak bizim komşu da yaşamıştı, atlattı”, “Her şeyin bir sebebi vardır” gibi cümleler, kişinin yaşadığı duyguyu geçersizleştirebilir. Krizde olan biri, yaşadığı acının duyulmasını ister; onun üzerine örtü çekilmesini değil. Bu yüzden anlamaya çalışmak, anlamaktan daha önemlidir. Olayı mantıkla açıklamak yerine, duyguyla temas kurmak gerekir.
Kriz Anında Yakınınız İçin Ne Yapabilirsiniz?
Kriz anındaki yakınınıza varlığınızla eşlik etmek, suskunluğuna eşlik etmek kadar kıymetlidir. Onunla birlikte nefes almak, gerekirse bir bardak su getirmek, yanına oturmak ya da sadece göz temasıyla “buradayım” demek çok şey ifade edebilir. Fiziksel temasın gücü de bu noktada önemlidir ama yalnızca kişinin rızası varsa. Omzuna dokunmak, elini tutmak gibi eylemler için izin istemek, o kişinin beden bütünlüğüne saygı duyulduğunu gösterir. Bazen küçük cümleler büyük tesir yaratır: “Sana yardımcı olabileceğim bir şey var mı?” gibi.
Travmadan Sonraki İlk Günler
Kriz anından sonra bazı belirtiler sık görülebilir: uyku bozuklukları, kabuslar, yoğun kaygı, iştahsızlık, ağlama nöbetleri, sosyal geri çekilme… Bunlar ilk günlerde travmanın doğal tepkileridir. Ancak bu belirtiler haftalarca sürüyorsa ya da kişi gündelik yaşamını sürdüremeyecek hale geldiyse, profesyonel destek alınması gerekir. Travma, her bireyde farklı izler bırakır. Kimi insanlar olayın üzerinden çok zaman geçtikten sonra bile etkilerini yaşamaya devam edebilir. Bu yüzden “Geçmedi mi hâlâ?” gibi yargılayıcı tutumlardan kaçınılmalıdır.
Psikolojik İlk Yardımı Kimler Uygulayabilir?
Psikolojik ilk yardım, yalnızca uzmanların uygulayabileceği bir müdahale değildir. Herkes temel ilkeleri öğrendiğinde, yakın çevresine destek sunabilir. Ancak elbette bazı durumlar profesyonel müdahale gerektirir. Özellikle intihar düşünceleri, ağır disosiyatif durumlar, yoğun panik nöbetleri gibi hallerde psikolojik ilk yardım, bir köprü görevi görür; sonrasında ise bir uzmana yönlendirme esastır. Unutulmamalıdır ki her müdahale, travmanın etkisini azaltmasa da kişinin yalnız olmadığını hissettirebilir.
Çocuklara Psikolojik İlk Yardım
Çocuklar kriz anlarında yaşadıklarını anlamlandırmakta zorlanabilir. Yaşına göre tepkiler değişebilir: küçük çocuklar alt ıslatma, parmak emme gibi regresif davranışlar sergileyebilir; daha büyük çocuklar ise öfke patlamaları, içe kapanma ya da uyku problemleri gösterebilir. Onlara gerçek dışı güvence vermek yerine dürüst ama yaşına uygun bir dil kullanılmalıdır. En önemlisi, yanında olduğunuzu hissettirmek, rutinlerini yeniden kurmalarına yardımcı olmak ve duygularını oyunla ifade etmelerine izin vermektir.
Ne Yapılmalı?
Kriz anında çocuklara yaklaşımın temel ilkeleri oldukça sade ama etkilidir. İşte bazı öneriler:
1. Güvenli bir alan yaratın.
Çocuğun ilk ihtiyacı, kendini güvende hissetmektir. Fiziksel olarak korunaklı bir alan, duygusal olarak kabul gördüğü bir atmosfer bu güven duygusunu pekiştirir. Yargılamayan, açık, samimi ve net bir tavır en güçlü başlangıçtır.
2. Duygularını tanımasına yardımcı olun.
Çocuklar duygularını adlandırmakta zorlanabilir. Onlara kelimeler sunmak işe yarar:“Sanırım biraz korkmuş gibisin. Doğru mu anladım?”“Böyle bir şey yaşayınca üzülmek çok normal.”
3. Yaşına uygun bilgi verin.
Gerçeği çarpıtmadan ama çocuğun gelişim düzeyine göre sadeleştirerek anlatın. Örneğin:
“Deprem oldu ve bizi çok korkuttu ama şu anda güvendeyiz.”
“Baban hastalandı, hastanede onu iyileştirmeye çalışıyorlar.”
Uydurma ya da belirsiz açıklamalar çocuğun kaygısını artırabilir.
4. Rutini mümkünse sürdürün.
Kriz sonrası rutinlerin sürdürülmesi, çocuklar için güveni yeniden inşa eder. Yemek saatleri, uyku düzeni ve oyun zamanı gibi alışılmış etkinliklerin devamı iyileştirici etkiye sahiptir.
5. Oyun ve sanatı destekleyin.
Çocuklar duygularını çoğu zaman sözle değil, oyunla ifade eder. Resim çizmek, kukla oynatmak, hikaye anlatmak gibi faaliyetler duygusal regülasyona yardımcı olur.
6. Sadece dinleyin.
Anlatmaya başladığında onu durdurmaya çalışmayın, yönlendirmeyin. “Anlatmak ister misin?” gibi açık uçlu bir soru ve sessizce eşlik etmek yeterli olabilir.
Çocuğa kriz anında yapılacak en büyük yardım, onunla birlikte orada olmaktır. Onu düzeltmeye, susturmaya ya da güçlendirmeye çalışmadan, sadece eşlik etmek… Bu tanıklık hali, çocukta hem güveni hem de dayanıklılığı destekler. Psikolojik ilk yardım, sadece bir bilgi değil; bir ilişki biçimidir.
Son Söz:
Psikolojik ilk yardım çoğu insanın krizi atlatmasına önemli ölçüde destek olsa da, krizden sonraki belirtiler birkaç haftadan uzun sürüyor veya şiddetleniyorsa, günlük işlevler aksıyor, yoğun umutsuzluk ya da kendine zarar düşünceleri görülüyor, nedeni belirsiz fiziksel şikayetler devam ediyor ya da madde kullanımı ve riskli davranışlar artıyorsa, gecikmeden bir ruh sağlığı uzmanına başvurmak gerekir.
Faydalı paylaşımlarımız için bizi Instagram'da takip edin!
İletişime Geçin!
Adres: Şişli / İstanbul (Gayrettepe metro çıkışı)
E-posta: info@umapsikoloji.com
Telefon: +90 530 403 05 90 (Whasapp için Tıklayın!)
コメント